“Ey, mihnetli günlerimde bana sükûn ve teselli veren yerler, sizlere elveda! Ey, aşkımın bütün acılarını satırları arasında saklayan vefakâr defter! Sana da ebediyen elveda!”
“Yarın bir yabancı gibi onu görmeye gideceğim. İçim yanarken kayıtsız ve sakin görünmeye çalışacağım… Bu ne müşkül, ne ağır bir azap olacak! Artık bilmiyorum, düşünemiyorum., perişan bir haldeyim.”
“Ah, oraya, İstanbul’a tekrar dönmek! Ona yakın olmak! Onun aldığı havayı teneffüs etmek! Mümkün mü, mümkün mü bu hiç? Ben bunu yapacak kadar cesur değilim.”
"O benim hayatıma doğan bir güneştir. Ben onun ışığı ve harareti içinde yaşıyorum. Emin ol Mediha, yaşamanın ne olduğunu şimdi anlıyorum. Yalnız saadetin bu derecesi beni korkutmaya başlıyor. Bilmem, tuhaf bir his işte!"